O Cazın Getireceği Devrime İnanmıştı
Can Baba`nın bir şiir kitabına önsöz yazma talebi gündeme geldiğinde,önce,şiirleri mi anıları mı ön planda olsun diye düşünmeye
başlamıştım.Kısa süre sonra aydım.Onun şiiri ile hayatı arasında o kadar yakın,ince bir bağ var ki,bu ayrımı istesem de yapamam.
Öyleyse bu ayrımı tamamen silip,onun isteyeceği türden bir “doğaçlama”ya yöneleyim dedim.
Gece Vardiyası kitabıyla fazlasıyla özel bir tanışıklığım var.Editörlüğünü yaptığım,eski yayınevi Korsan`dan çıkmıştı bu kitabın ilk baskısı.Hatta,kitabın şiir akışını bile kendi ellerimle düzenlemiştim.Bana bir tomar yayınlanmamış şiir ve içinde şiirleri bulunan sayısız
dergi vermişti.Bir akış hazırladıktan sonra kendisine götürdüm.Bazı değişiklikler yaptı.Ara bölüm başlıkları oluşturdu.Kitabın adını koydu.
Ardından hızlı bir tempoyla kitabı piyasaya çıkardık.
Baba`yla ilgili dostluğumuz ve birkaç anekdottan söz etmek istiyorum.Onun şiirlerini 1970`li yılların ortasında Bir Siyasinin Şiirleri adlı
kitabıyla tanımıştım.Tanışmamız yaklaşık on yıl sonra gerçekleşti.Şiir her zaman ana muhabbet konumuzdu.Ama bundan öte,kendisiyle
yıllar boyu,müzik ve müziğin sorunlarını konuştuk.En büyük takıntısı caz müziğiydi Can Baba`nın.Onun şiirini çok yakından inceleyenler,
bu müziğin birçok özelliğinin Can Yücel şiirinde olduğunu görür.Hatta,1987 ve sonrası birkaç yıl,en büyük isteği ortak bir “caz tarihi” yazmamızdı.Nasıl bir şey çıkardı ortaya,bilemiyorum.Kapsamlı okumalarla bana destek atacak,sonra da dinleme ve okumalarımızı
yoğurup böyle bir kitabı oluşturacaktık.
Tabii ki bu bir düştü ve benim o günkü kapasitemin çok üstünde bir projeydi.Beni en çok ilgilendirense,onun şiirindeki caz duygusu,
caz ritimleriydi.Nitekim,elinizdeki kitabın ilk şiiri olan “Yaşasın Cazın Getirdiği Devrim” Can Baba`nın,içki masasında,bir kağıt kalem
alarak bize yazdırdığı bir şiir.Bu şiiri aynı yıl ilk kez Müzik adlı bir dergide yayımlamış ve kendisine böyle sunmuştum.Şiiri spontane
okumuştu ama,uzun zamandır üstünde çalışıp,belleğine yerleştirdikten sonra ilk bize yazdırdığını sanıyorum.Bu caz ilişkimizden dolayı,
kitaba ikinci şiir olarak da “Bre Kör!” ü koymuştuk.Ünlü trompetçi Miles Davis için yazılmıştı bu şiir.Ana imge,sanatçının siyah gözlükleri.
Davis`in ölümünden birkaç yıl önce İstanbul`da grubuyla verdiği tek konseri sıkça anardı Can Baba.Miles,onun için bir tutkuydu.Kitaba
ara başlık olan “Esatiri Şiirler”in 8. bölümü “Çine Çayı”nın bir kesitindeyse,”Yarışmayı elbet Dizzie,Charlie ve Miles kazanır” adlı dizede
“modern caz”ın bu üç yaratıcısına şapka çıkarmıştı.Cazın müzikal karakteri kadar,toplumsal çağrışımları onu bu müzikle hep duygudaş kılmıştır.Tabii,yalnız bu kitapta değil,hemen tüm yazdığı şiirlerde,bazen aksak bazen çarpık olan ritimleriyle,karmaşık kurgusuyla,duygu
yüküyle ve en azından bir dönem,ezilen siyahların müziği olduğundan,cazın getirdiği toplumsal duyguyla sıkça karşılaşırız.Bu müziğe
ailece ilgi de çoktu.Güler Hanım`la bir dönem sıkça caz konserlerine gidişimizi hatırlıyorum.Caz,haykırışın,hüznün müziğidir.Tüm dünya-
da,modern şiirle sıkça kesişme alanları bulmuştur.Can Yücel,yalnız şiirin sınırlarını,olanaklarını zorlamakla kalmamış;Türkiye`de şiire
cazın ruhunu aşılayan ilk ve tek şair olmuştur.Ağıt yakmamış,isyan bildirileri kaleme almıştır.En önemlisi,kendisini,doğurduğu ironinin
dışında hiç tutmamıştır.Kendisiyle de yer yer gırgır geçmekten hiç vazgeçmez.Bu özellik,onun humor duygusunun şiirinde ne denli özel
anlam taşıdığının göstergesidir.Bu duygu,yetkin caz müzisyenleri ve ürünlerinde var olan bir özelliktir.Kitapta hoş bir anı daha var.”Beat Kuşağı”nın şiirdeki öncü ismi Allen Ginsberg 1990 yılında İstanbul`a gelmiş ve Can Baba`yla sıkı bir ahbaplığı olmuştu.Buluştukları 19
haziran günü,şairler birbirlerine birer şiir yazıp hediye etmişler.Can Baba da kendi üslubuyla Ginsberg`in şiirini sonra Türkçeleştirmişti.
İşte bu anı yüklü iki şiir bu kitapta yer alıyor.Şiirler arasındaki duygudaşlık beni şaşırtmamış,heyecanlandırmıştı.
Can Yücel şiirinde,dobralık kadar incelik;hatta “çocukluk”tur dikkati çeken.Aşk,onun için kutsal bir kavram değil,gündelik ilişkilerin
kopmaz parçasıdır.Bu algıyı,elimizdeki kitapta yer alan şiirlerin çoğuna yedirmişti.İroni,böyle bir duyuşun kaçınılmaz bir uzantısı.Küçücük
bir sözcük,daha dize olmadan,sayısız çağrışımı hep beraberinde getirdi.Sözcük oyunları değildi yaptığı.Kurduğu imgenin izlerini sürdüre-
bilmek,anlamını çoğaltabilmek için değiştirdi parçaladı sözcükleri.En sınırlı okumalarda bile sayısız toplumsal eleştirinin izlerini mizahmış
gibi okudu şiirseverler.Ama,bu şiirlerin okumaları çoğaldıkça,aklın ne denli ön planda seyrettiğini keşfetmemek olası değil.Tüm bu özel-
likler,Gece Vardiyası adlı kitapta ayrıntılı biçimde sergileniyor.Aşk,onun için “Sevgi Duvarı”nı aşmak anlamına geliyor.
Doğa,tarih ve politikanın onun şiirinin can damarları olduğunu herkes bilir.Bu boyutlar elimizdeki kitaba da kolayca siner.Bu konular-
daki perspektifini,gündelik hayat ve ilişkiler boyutunda tüm şiirlerine taşır.Tüm bunları doğaçlama dürtüsüyle yoğurarak,tabii.Şiirde mu-
halefet duygusunun nasıl var olabileceği konusunda kaygılı olanları,Can Yücel şiirinin tümünü okumaya davet etmek gerekiyor.Kitaplarının tarihsel bir sıralamasını yapmaya lüzum yok.Farklı bir durak olan Gece Vardiyası`nı bir başlangıç olarak düşünebiliriz.